AKROPOL -KRAL SARAYLARI
Antik adıyla Pergamon şehrinin ilk
yerleşim alanı Akropol'dür.Akropol Yukarı Kent anlamına gelen Akropol
ören yerinde 1874 yılında başlayan kazılarda görkemli şehir ile birlikte
bir çok eser ortaya çıkarılmıştır.
Şehrin en yüksek yerinde
kral ailesinin ve ileri gelenlerinin yaşadığı saraylar ve tapınaklar
bulunurken, halkın ise aşağı şehirde yaşadığı anlaşılmaktadır.
Akropol'ün en görkemli eseri,
Pergamon Kralı II. Eumenes tarafından Galatlara karşı yapılan savaşın
kazanılmasının anısına inşa edilen Zeus Sunağı'dır. Ancak Zeus Sunağı,
bundan yaklaşık 130 yıl önce, Alman kazı ekibi tarafından Berlin'e
götürülmüş olup, Akropol'de sadece kaideleri bulunmaktadır.
Akropol'de ayrıca, bu gün de dünyanın en dik
tiyatrosu özelliğindeki 15 bin kişilik bir tiyatro, antik çağın ünlü 200
bin ciltlik Bergama Kütüphanesi’nin kalıntılarıyla birlikte, saraylar ve
tapınaklar bulunmaktadır.
Kalenin doğu duvarı boyunca kralların oturdukları saraylar ve bağlı yapılar yer almaktadır.
Bunlar Akropol'ün en
yüksek kesimini kaplar ve bugün yalnız temelleri kalmıştır. Sarayların üst
yapıları oldukça sade ve planları prestilli ev tipindedir. Odalar sütun
bir avlu çevresinde toplanmıştır.
Sarayların Bergama krallarının adlarıyla anılması genel kazı buluntularına
dayanmaktadır. Çünkü yazıtlarda bir belge ele geçmemiştir. En kuzeydeki yapı
grupları kuzeyden güneye doğru I. Attalos, I. Eumenes,
II. Attalos'un sarayları olarak anılır. En güneydeki büyük sarayda yapı taşı
olarak kullanılan Bergama sunağının taşları tarihler için ipucu olmaktadır. Bu
sarayın kuzeydoğu köşesinde mozaik döşemeli bir sunak bölümü yer alır.
Kuzeybatı odasında da mozaik süslere rastlanmış ve sanatçı Hephaistion imzasını
taşımaktadır. Sarayların kendi gereksinmeleri için iki sarnıcı bulunmaktadır.
TRAIAN TAPINAĞI
Yine Akropol'ün en yüksek kesimindeyiz. Buradan tüm
güzelliği ile Bakırçay ovası ve uzaklardan Çandarlı Körfezi görülmektedir.
Tapınak, tanrılaşmış Roma imparatoru Traian (98-117) için yapılmış ve ölümünden
sonra yerine geçen Hadrian tarafından tamamlanmıştır. Bu nedenle kazılarda her iki krala ait heykellere rastlanmıştır.Tapınağın çevresindeki alan 60x70 metre otup beyaz mermerden ve Korint stili ile yapılmıştır. 6 sütunlu olup yüksekliği I8 metreyi
buluyordu. Çatı süslemesi Bergama müzesindedir. Kemer ve tonozları ise
sağlam bir şekilde ayakta durmaktadır. Tapınak üç yanda sütunlu
galerilerle çevrilidir. Arka duvar yöresinde heykel altlıkları
görülebilir.
Sütunlar arasında alana
bakan korkuluklar bulunuyordu. Alanın kuzey bölümünde biri köşeli,
diğeri yuvarlak iki bank bulunmuştur. Bu bankların bilginlerin
toplanması ve sanat yapıtlarının sergilenmesi için yapıldığı ileri
sürülmektedir. Bunlardan yuvarlak olanı Berlin'deki Pergamon Müzesi için
alınmıştır. Bankların yanında bulunan bir yazıttaki "Kral Attalos'un
oğlu Attalos" dizesinden burasının kralın oğlu Prens Attalos tarafından
yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Akıl ve savaş tanrıçası Athena adına yapılan
Athena Tapınağı,
Akropol'ün en önemli mekânıydı. Tiyatro
terasının üzerinde bulunan bu tapınak, Dor düzeninde yapılmıştı.
Kazılarda Athena Tapınağı’nın birçok parçası Berlin'e götürülerek aslına
uygun biçimde orada yeniden kurulmuştur. Pergamon'da ise yalnızca
temelleri kalmıştır.Akropolde
yapılan kazılarda (1880-1881) ortaya çıkarılan Athena kutsal alanı,Zeus
Sunağının 24 m üstündeki taraçada kurulmuştur.Bu taraça birinci sur
çevresinin içindedir. Burada Bergama'nın mitolojik döneminden beri kültü
kabul edilen Athena Polias için kurulan en eski baş tapınak bulunuyordu.
Athena,sanat ve bilim koruyucusu olduğu gibi,kentin de kollayıcısı ve
zafer müjdeleyicisi idi.
Tapınağa kentten ve uzaklardan egemen bir görüş sağlamak için
cephesi,klasik dönem Hellen tapınaklarında olduğu gibi doğuya değil
güneye bakıyordu. Yüksekliği 0.24 m iki basamakla çıkılan tapınağın
genişliği 13 m,uzunluğu 22.50 m dir. Cephesinde 6, yanlarında 10 sütun
bulunuyordu.
Athena Tapınağı'nın kuzeyinde dört salonlu bir
kütüphane
vardı. Burası Helenistik dönemin en büyük kitaplıklarından biriydi.
Kütüphanede "Pergamon derisi" olarak adlandırılan parşömen üstüne
yazılmış 200 bin kitap bulunduğu bilinmektedir.
Bergama ve İskenderiye arasındaki
rekabet yüzünden Mısır kralı papirüs dışsatımını yasaklayınca Bergama'da
papirüs yerine geçebilecek herhangi bir maddeyi getirene büyük ödüller
verileceği duyuruldu. Çok geçmeden, Sardes'li sanatçı Krates, krala keçi
derisinden özel bir biçimde hazırlanmış bir örnek getirdi. İstenilen
kullanışa elverişliliği görülen bu kağıtlara Bergama kağıdı (Pergaminae
Chartae) adı verildi ve daha sonra bilim dünyasının yolunu ışıtacak olan
parşömen adını aldı. Bergama, İskenderiye karşısında bilim ve
sanat bakımından erişmek istediği varlığı sağlamış oldu.
Bergama, M.Ö. 133'de Roma egemenliğine geçtiğinde
Romalı bilginler Hellen kültürünü incelemek için aradıkları eşsiz
eserleri Bergama kütüphanesinde buldular. Sezar'ın ölümünden sonra
Roma'da başlayan iç savaş sırasında Bergama da ünlü kütüphanesini
yitirdi. Romalı asker ve
devlet adamı Marcus Antonius,
tarafından Tarsus'ta Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya armağan edilen Bergama
Kütüphanesi, M.Ö. 47 yıllarında bir savaş sırasında yanan İskenderiye
Kütüphanesinin boşluğunu dolduracaktı.
Athena Tapınağı'nın batısındaki dik yamaçta, yaklaşık 10 bin kişilik bir
tiyatro
yer alır. Helenistik dönemde yapılan
tiyatronun uçuruma bakan ön tarafı setlerle sağlamlaştırılmıştı.
Tiyatronun ahşap bir sahnesi vardı ve bu sahne sökülüp takılabilecek
biçimde yapılmıştı. Akropol’ün bir başka tapınağı olan Dionysos
Tapınağı, tiyatro terasının kuzeyindeydi. 25 basamakla çıkılan bir
podyum üzerinde bulunan tapınağın yalnız ön yüzünde sütunlar
vardı.Arkası kayaya yaslanarak yükselir.M.Ö. 2. Yy.’da andesit taşı ile
inşa edilmiş, M.S. 3. Yy. Başında kendini olasılıkla burada
“yeni Dionysos” olarak
kutlayan imparator Caracalla tarafından mermere çevrilmiştir.
|
|
Kentin yukarı bölümü Akropol’de, daha çok kral ailesi ile
yöneticiler, aydınlar ve komutanlar oturuyordu. Orta Kent ise halkın
rahatlıkla girip çıktığı yerdi. Burada doğrudan devlet yönetimiyle
ilgili olmayan yapılar, gençler için spor alanları, halka açık
tapınaklar bulunuyordu.
Orta Kent’in önemli
alanlarından biri Demeter
Kutsal Alanı‘ydı. Bu alan
dikdörtgen bir platformda yer alıyordu. Bugün Yukarı Gymnasion'dan
gelindiğinde, eskiden bir çeşme ile kurban çukurunun bulunduğu alana
girilir. Buradan beş basamakla çıkılan iki sütunlu anıtsal girişe (propylaia)
ulaşılır. Kutsal alana buradan inilir. Alanın solunda tapınak,
ortasında ise sunak vardı. Sağ yandaki 10 sıralı oturma alanında,
Demeter ve Kore dinsel törenlerini 600 kişi izleyebiliyordu.
Gymnasion
Orta Kent’in en büyük yapı kompleksiydi. Burada çeşitli spor
dallarında çalışmalar ve yarışmalar yapılırdı. Gymnasion, yukarıya
doğru genişleyen üç teras üzerine kuruluydu ve bir bakıma üç ayrı
Gymnasion biçiminde inşa edilmişti. Üst terası yetişkinlere, orta
terası gençlere, alt terası ise çocuklara ayrılmıştı. Orta bölümünde
galerilerle çevrili alanda güreş, disk atma, uzun atlama gibi spor
çalışmaları yapılırdı. Kuzeydeki galerinin arka bölümündeki
salonlarda çeşitli konularda dersler verilirdi. Bu salonlardan biri
1.000 kişi alabilecek büyüklükteydi. Güney galerisinin altında
bulunan üstü kapalı koşu yolu 212 metre uzunluğundaydı. |
|